BİR KATİLİN HİKAYESİ / Bölüm 4
Yalnız Adam
...Hiçbir şey, hiçbir şey anlayamıyordu olup bitenlerden! Alone Runner’ın kim olduğunu hala bilmiyordu, kafasındaki karışık ve yıpranmış düşünceleri renksiz bulutların dolşattığı sönük gökyüzüne doğru atmak istiyordu. Durdu! Hayır! Hp’si düşüyordu, durmadan! Bu neyin nesi böyle?! Üstelik üzerindeki 21 seviyeli yüzüğü de kaybolmuştu... İlerledi, soğuk kaldırımların üzerinde sinirli bakışlarıyla eriterek geçiyordu sanki sokakları... Defence Trader’ın yanından geçti! Ve işte yine başladığı yerdeydi... Farklı bir gün geçiyordu. Fakat fark neydi? “Eğer pk yapmak buysa,” dedi, “neden herkesin HP’si düşmüyor?!” Daha sonra kafasında bir soru işareti belirdi. Bekledi, Hp’si hala düşüyordu! Ne yapacaktı? Burada çaresizce oturmaktan, yardım beklemekten başka çare yoktu... Belki yarım saat, belki 1 saat bekledi! Chulsanın yanında! Ama hiç kimse gelip ona ne olduğunu sormadı... Dışarı çıkmayı aklından geçirdi. Yanından geçen bir-iki kervan gözlerine alay edercesine tozları savurdu... Daha sonra yanından geçen bir Theft’e PM atmayı denedi... Hayır! Neden bu Theft?!... Alone Runner’a PM atmalıydı, evet... Whisper listesini çaresizce açtı! Adını seçti ve...
...bulunamadı AL0N£ RuNNeR...
Gözlerinin önünden geçen herkese lanet okumaya başladı. Hala Hp’si düşüyordu! Dışarı çıkmaya karar verdi! İlerledi! Arkada bıraktığı herkes “Murdeeerr” diye bağırıyordu, herkes onu takip ediyordu... Neler olduğunu hala anlamıyordu! Yukarıda... evet, daha yeni dikkatini çekiyordu! Tam kapıdan çıkacakken durdu!
...PK lvl 20 murder ex: 79000...
Bu da neydi böyle?! Murder deneyimi 79000 pk lvl 12... kafası iyice karışıktı! Arkasında ona sırıtarak bekleyen oyunculara baktı... Yürüdü... yürüdüler... yürüdü...
...düşük seviyeden dolayı saldırı yapılamaz...
Kritik Vuruş /806/
Hayrete kapılmış bir şekilde envanterini açtı! Yine bir item düşmüştü! İyice sinirlendi artık! Storage’ye gidip üzerine bir şeyler aldı! Bankada kalan son parasını çekti, at almayı düşündü... ama ata artık hiç binemeyecekti ki?!
Gizlice, onu kimsenin takip etmediğinden emin olarak East Gate’e doğru ilerledi... Bunu çözmeliydi! İçinde dolup taşmaya başlayan korkunun getirdiği cesaretle kendini dışarı fırlattı... Gece olmuş, yıldızlar gökyüzüne el işi pulları gibi dağılmıştı adeta! Artık gökyüzüne değil, arkasına bakmalıydı çünkü o bir katildi!!!
Uzun yolları izlemek yerine çayırlardan, tepelerden gidiyordu kimseye gözükmemek için. Hiç kimsenin olmadığı bir yere gitmeliydi, zaten bu East Gate kapısı hiç kullanılmayan, traderların hiç rota belirlemediği bir kapıydı... Giderken lag yüzünden yanlışlıkla bir weasel’a vurdu... bir tane daha... ve daha sonra bir tane daha! Yukarıdaki murder experiences’ine baktı... Evet, yanlışlıkla bir şey keşfetmişti! Murder ex’i düşürmek için hızlıca canavarı kesmeliydi! Ama ne kadar?! 79000 mi?! Çünkü her vurduğu weasel sadece 1 murder ex point düşürüyordu! "Belki yaratıklar arasında ex farklılığı olabilir?!" diye geçirdi içinden umutsuzca... Tombstone’a gitmek istedi... Yo hayır! Orada her zaman newbie’ler olurdu! Bandit Den kalesinin arkasındaki ovalar her zaman boştu! Bir kere buradan 2 yıldızla geçerken sadece theft’lere rastlamış, hiç bir eziğe bile rastlamamıştı... Peki şimdi hala öyle miydi acaba?!
Yalnızlığını anlatan yıldızlara bakarak değil, arkasına bakarak yürüyordu! Çünkü ölürse bu yolu en baştan geçmesi gerekecekti. Tekrar ilerledi! East köprüsünü çoktan geçmişti... Birden heyecanlandı, karşısındaki tiger kesen adamlara bakakaldı! Nasıl geçecekti buradan?! Yukarıdaki banditlerin olduğu dağlara baktı, oralar her zaman boştu! Eğer aşınmış kayaları izleyerek giderse belki de hiç kimseye görünmeden kolayca sıvışabilirdi. Yukarıya, dağlara tekrar acırcasına bakarak:
Büyük bir ağacın Tiger Mt. Way ile birleştiği bir kavşakta durdu istemeden! İşte burası çok iyi bir yerdi hem tiger’lar hem bandit’ler! Hemen kesmeye başladı! Yanına tam 400 tane mana potu, 150 tane de health potion almıştı bankadaki son parasıyla... Bir yandan kesiyor bir yandan etrafına bakıyordu, yalnızdı, hiç kimse yoktu bu karanlık gecede onun gölgesini örtecek... Aslında bunu biraz da sevmişti! Lag gitgide azalmaya başlamıştı... Kimse yoktu, çıkan bütün devler kendi kesiliyordu, paraları ve itemlerini alıyordu! Yeteri kadar oku da vardı, her şeyini onarmıştı, sanki sonsuz ve geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkacağını bilerek...
Yaklaşık 1-2 saat kestikten sonra artık murder ex’ine baktı, bir türlü azalmıyordu, anca 78300’e kadar indirmişti... Itemlerine baktı, yanmaya başlamıştı, işte bu çok kötüydü! Zaten biraz daha level atlayacaktı, itemlerinin biraz daha dayanmasını diledi! Ama buna yetecek zamanı yoktu! Level atlardı ama itemleri kesinlikle yanacaktı... Henüz durability’leri 4’tü, 3 dakikada içinde 2’ye düşünce mecburen botlarını, eldivenlerini, üstünü ve kaskını çıkardı, bu level’i de almak için...
Defansı iyice azalmıştı, her şeyi envanterdeydi, şanssızlığı her yerde onu bul
Yalnız Adam
...Hiçbir şey, hiçbir şey anlayamıyordu olup bitenlerden! Alone Runner’ın kim olduğunu hala bilmiyordu, kafasındaki karışık ve yıpranmış düşünceleri renksiz bulutların dolşattığı sönük gökyüzüne doğru atmak istiyordu. Durdu! Hayır! Hp’si düşüyordu, durmadan! Bu neyin nesi böyle?! Üstelik üzerindeki 21 seviyeli yüzüğü de kaybolmuştu... İlerledi, soğuk kaldırımların üzerinde sinirli bakışlarıyla eriterek geçiyordu sanki sokakları... Defence Trader’ın yanından geçti! Ve işte yine başladığı yerdeydi... Farklı bir gün geçiyordu. Fakat fark neydi? “Eğer pk yapmak buysa,” dedi, “neden herkesin HP’si düşmüyor?!” Daha sonra kafasında bir soru işareti belirdi. Bekledi, Hp’si hala düşüyordu! Ne yapacaktı? Burada çaresizce oturmaktan, yardım beklemekten başka çare yoktu... Belki yarım saat, belki 1 saat bekledi! Chulsanın yanında! Ama hiç kimse gelip ona ne olduğunu sormadı... Dışarı çıkmayı aklından geçirdi. Yanından geçen bir-iki kervan gözlerine alay edercesine tozları savurdu... Daha sonra yanından geçen bir Theft’e PM atmayı denedi... Hayır! Neden bu Theft?!... Alone Runner’a PM atmalıydı, evet... Whisper listesini çaresizce açtı! Adını seçti ve...
...bulunamadı AL0N£ RuNNeR...
Gözlerinin önünden geçen herkese lanet okumaya başladı. Hala Hp’si düşüyordu! Dışarı çıkmaya karar verdi! İlerledi! Arkada bıraktığı herkes “Murdeeerr” diye bağırıyordu, herkes onu takip ediyordu... Neler olduğunu hala anlamıyordu! Yukarıda... evet, daha yeni dikkatini çekiyordu! Tam kapıdan çıkacakken durdu!
...PK lvl 20 murder ex: 79000...
Bu da neydi böyle?! Murder deneyimi 79000 pk lvl 12... kafası iyice karışıktı! Arkasında ona sırıtarak bekleyen oyunculara baktı... Yürüdü... yürüdüler... yürüdü...
- ...
- Kesin lan beni izlemeyi!
- ?!?!
- Alayınıza şalgam suyu ulan!
- AHAHAH katil! ONUN ÜZERİNE SALDIRIN!
...düşük seviyeden dolayı saldırı yapılamaz...
- Lanet olsun! Bu işin içinden çıkamıyorum! Bırakıyorum lan bu oyunu, yeter!
Kritik Vuruş /806/
- Ahhhh...
Hayrete kapılmış bir şekilde envanterini açtı! Yine bir item düşmüştü! İyice sinirlendi artık! Storage’ye gidip üzerine bir şeyler aldı! Bankada kalan son parasını çekti, at almayı düşündü... ama ata artık hiç binemeyecekti ki?!
Gizlice, onu kimsenin takip etmediğinden emin olarak East Gate’e doğru ilerledi... Bunu çözmeliydi! İçinde dolup taşmaya başlayan korkunun getirdiği cesaretle kendini dışarı fırlattı... Gece olmuş, yıldızlar gökyüzüne el işi pulları gibi dağılmıştı adeta! Artık gökyüzüne değil, arkasına bakmalıydı çünkü o bir katildi!!!
Uzun yolları izlemek yerine çayırlardan, tepelerden gidiyordu kimseye gözükmemek için. Hiç kimsenin olmadığı bir yere gitmeliydi, zaten bu East Gate kapısı hiç kullanılmayan, traderların hiç rota belirlemediği bir kapıydı... Giderken lag yüzünden yanlışlıkla bir weasel’a vurdu... bir tane daha... ve daha sonra bir tane daha! Yukarıdaki murder experiences’ine baktı... Evet, yanlışlıkla bir şey keşfetmişti! Murder ex’i düşürmek için hızlıca canavarı kesmeliydi! Ama ne kadar?! 79000 mi?! Çünkü her vurduğu weasel sadece 1 murder ex point düşürüyordu! "Belki yaratıklar arasında ex farklılığı olabilir?!" diye geçirdi içinden umutsuzca... Tombstone’a gitmek istedi... Yo hayır! Orada her zaman newbie’ler olurdu! Bandit Den kalesinin arkasındaki ovalar her zaman boştu! Bir kere buradan 2 yıldızla geçerken sadece theft’lere rastlamış, hiç bir eziğe bile rastlamamıştı... Peki şimdi hala öyle miydi acaba?!
Yalnızlığını anlatan yıldızlara bakarak değil, arkasına bakarak yürüyordu! Çünkü ölürse bu yolu en baştan geçmesi gerekecekti. Tekrar ilerledi! East köprüsünü çoktan geçmişti... Birden heyecanlandı, karşısındaki tiger kesen adamlara bakakaldı! Nasıl geçecekti buradan?! Yukarıdaki banditlerin olduğu dağlara baktı, oralar her zaman boştu! Eğer aşınmış kayaları izleyerek giderse belki de hiç kimseye görünmeden kolayca sıvışabilirdi. Yukarıya, dağlara tekrar acırcasına bakarak:
- Bandit kralı... ulan eşkiya mı olacağız bundan sonra, be bilader?!
Büyük bir ağacın Tiger Mt. Way ile birleştiği bir kavşakta durdu istemeden! İşte burası çok iyi bir yerdi hem tiger’lar hem bandit’ler! Hemen kesmeye başladı! Yanına tam 400 tane mana potu, 150 tane de health potion almıştı bankadaki son parasıyla... Bir yandan kesiyor bir yandan etrafına bakıyordu, yalnızdı, hiç kimse yoktu bu karanlık gecede onun gölgesini örtecek... Aslında bunu biraz da sevmişti! Lag gitgide azalmaya başlamıştı... Kimse yoktu, çıkan bütün devler kendi kesiliyordu, paraları ve itemlerini alıyordu! Yeteri kadar oku da vardı, her şeyini onarmıştı, sanki sonsuz ve geri dönüşü olmayan bir yolculuğa çıkacağını bilerek...
Yaklaşık 1-2 saat kestikten sonra artık murder ex’ine baktı, bir türlü azalmıyordu, anca 78300’e kadar indirmişti... Itemlerine baktı, yanmaya başlamıştı, işte bu çok kötüydü! Zaten biraz daha level atlayacaktı, itemlerinin biraz daha dayanmasını diledi! Ama buna yetecek zamanı yoktu! Level atlardı ama itemleri kesinlikle yanacaktı... Henüz durability’leri 4’tü, 3 dakikada içinde 2’ye düşünce mecburen botlarını, eldivenlerini, üstünü ve kaskını çıkardı, bu level’i de almak için...
Defansı iyice azalmıştı, her şeyi envanterdeydi, şanssızlığı her yerde onu bul